Kadro
- Piyano solo: Hakan Ali Toker
- Vokal solo: Bora Uymaz
- 33 kişilik orkestra:
- 3 klarnet
- 2 trompet
- 2 trombon
- 3 perküsyon (timpani dâhil)
- Yaylılar (1. ve 2. kemanlar, viyolalar, viyolonseller, kontrbaslar)
Hakan Ali Toker
Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana Türkiye’de iki tip müzisyen var: geleneksel Türk müziği icracıları ve Batı müziği icracıları. Farklı eğitim sistemlerinden geçmiş, farklı yetilere ve müzik algılarına sahip bu müzisyenler yüzyıldır birbirlerinden bağımsız biçimde farklı müzik türleri icra ediyor. İki müzisyen tipini buluşturan çoksesli projeler de üretildi; ancak bu girişimlerde çokseslilik çoğunlukla belirli sınırlar içinde kaldı. Günümüzde her iki müzik türüne birden hâkim, çift yönlü yetişmiş müzisyenler sayesinde bambaşka bir müzik dili mümkün hale geliyor. Türk Rapsodisi, işte bu ihtiyacın güçlü bir yanıtı olarak doğdu.
Makamsal akortlu dört piyano ve üyelerinin her biri hem Batı klasik müziği eğitimi almış hem de geleneksel Türk müziğini icra edebilen müzisyenlerden oluşan bir senfonik orkestra için yazılan bu çoksesli, mikrotonal, makamsal ve senfonik/konçertant başyapıt; 17 Mayıs 2022’de İstanbul CRR Konser Salonu’nda ilk kez seslendirildi. Türkiye’de ilk defa böylesi kapsamlı bir deneyim hayata geçirildi ve eser, sosyal medya ile basında geniş yankı uyandırdı.
Her biri ayrı bir makama göre akortlanmış dört piyanoyu eserin bestecisi Hakan Ali Toker çalıyor. Klasik Türk musikisi ile Türk halk müziğinin farklı tavırlarını içeren, bir tür işitsel Türkiye gezisi niteliğindeki bu yapıtı benzersiz kılan; dört piyanoda ve orkestranın tüm çalgılarında Türk perde sistemindeki “komalı” seslerin, Hüzzam, Hüseyni, Saba, Hicaz gibi makamların seslerinin çoksesli bağlamda kullanılması. Standart akortlu bir piyanoda bulunmayan ve eğitimi yalnızca Batı müziğiyle sınırlı müzisyenlerin çalamadığı bu sesler, eserin karakterini belirliyor. Bu yönüyle Türk Rapsodisi, Türk müzik tarihinde bir milat olarak nitelendiriliyor. Çokseslendirme tekniklerini, Türk müziğinin doğasında bulunan çokseslilik eğilimlerini yapıyı bozmadan, hassasiyetle geliştirecek şekilde kullanan eser; Türk müzik dinleyicisinin kulak zevkine de hitap ediyor.

“Yapıtın unutulmaz anlarından biri, çiçek yaprağı gibi yerleştirilmiş kuyruklu piyanoların arasında Toker’i görmekti; kimi zaman yürüyerek kimi zaman bir tabureden diğerine geçerek piyanolar arasında dolaşıyor, birkaç ölçülük müzik içinde her türlü ezgiyi sığdırıp tonal karşıtlık zincirleri kuruyordu... Konser için benimle gelen yabancı bir arkadaşımın ‘Büyüleyiciydi! Türkiye’ye yeniden âşık oldum’ sözleri, gecenin unutulmazlığını özetliyor.”
“Bilirsiniz, Türk makamlarındaki bazı sesler iyi temperasyonlu, çoksesli düzende çalınamaz. Bu yüzden Türk müziğinin nasıl armonize edilmesi gerektiği üzerine yıllardır süren bir tartışma var. Bu eser, bu tartışmayı çözmeye yönelik en güçlü yanıtlardan, armoni sanatına bambaşka bir perspektiften yapılmış en değerli katkılardan biri.”